14 Mayıs 2011 Cumartesi

Başöğretmen Atatürk


          Mustafa Kemal Atatürk (ya da Kamâl Atatürk) (d. 1881, Selânik – ö. 10 Kasım 1938, İstanbul), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı olan Türk mareşal ve devlet adamıdır. 1919 yılında başlattığı Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nin önderliğini yapmış; daha sonra, modern Türkiye'yi oluşturan devrim ve reformları gerçekleştirmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurucusu ve ilk genel başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı ve Türk Ordusu'nda subay olarak görev yapmış; 1921 tarihli Sakarya Meydan Muharebesi'nde attan düşmüş ve kaburgaları kırılmış, bununla birlikte "Gazi" unvanını almış ve mareşalliğe yükselmiştir.

Çocukluk ve Gençlik (1881-1904)


 

1839'da Kocacık'ta doğduğu sanılan babası Ali Rıza Efendi aslen Manastır'a bağlı Debre-i Bâlâ'dandır. Babasının ailesi 14-15. yüzyılda Anadolu'dan bölgeye göç etmiş olan Yörüklerdendir. Daha sonradan ailesi Selanik'e göç eden Ali Rıza Bey, burada gümrük memurluğu ve kereste ticareti yapıyordu. Ali Rıza Bey, 1871 yılında 1857 yılında Selanik'e yakın Langaza'da doğan Zübeyde Hanım'la evlenmişti. Mustafa Kemal Atatürk, bu çiftin çocuğu olarak 1881 yılında Selanik'te doğmuştur. Ahmet, Ömer, Naciye, Fatma ve Makbule adlı beş kardeşi olsa da Mustafa ile birlikte sadece Makbule küçük yaşta ölmeden sağ kalabilmiştir.
Öğrenim çağına gelen Mustafa'nın hangi okula gideceği konusunda annesi ile babası arasında anlaşmazlık çıkmıştı. Annesi Mustafa'nın Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebine gitmesini istiyor, babası ise o dönemki yeni yöntemlerle eğitim yapan Mektebi Şemsi İbtidai'nde (Şemsi Efendi Mektebi) okumasını istiyordu. En sonunda önce mahalle mektebine başlayan Mustafa, birkaç gün sonra Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. 1888 yılında babasını kaybetti. Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısı Hüseyin'in yanında kalıp hafif çiftlik işleriyle uğraştıktan sonra Selanik'e dönüp okulunu bitirdi.Bu arada Zübeyde Hanım, Selanik'te gümrük memuru olan Ragıp Bey ile evlendi.
Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'ndeki ev 1870'de Rodoslu müderris Hacı Mehmed Vakfı tarafından yaptırılmış ve 1878'de yeni evlenen Ali Rıza Bey tarafından kiralanmıştır. Ancak o öldükten sonra Mustafa ve ailesi bu evden yanındaki 2 katlı, 3 odalı ve mutfaklı daha küçük eve taşınmışlardır.
Mustafa, Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu ve 1893 yılında Selânik Askerî Rüştiyesi'ne girdi. Bu okulda Matematik Öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey ona anlamı mükemmellik, olgunluk olan "Kemal" adını verdi.Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey (Yücekök), özgürlük düşüncesiyle genç Mustafa Kemal'in düşünce yapısını etkiledi. Mustafa Kemal Kuleli Askerî İdadisi'ne girmeyi düşündüyse de ona ağabeylik yapan Selânikli subay Hasan Bey'in tavsiyesine uyarak Manastır Askerî İdadisi'ne kaydoldu. 1896-1899 yıllarında okuduğu Manastır Askerî İdadisi'nde tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey (Bilge), Mustafa Kemal Efendi'nin tarihe olan merakını güçlendirdi. Bu tarihte başlayan 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'na gönüllü olarak katılmak istediyse de hem İdadi öğrencisi olduğu için, hem de 16 yaşında olduğundan dolayı cepheye gidememiştir. Bu okulu ikincilikle bitirdi.13 Mart 1899'da İstanbul'da Mekteb-i Harbiye-i Şahane'ye girdi. Birinci sınıfı 27., ikinci sınıfı 11., üçüncü sınıfı 1902'de Mülazım bu günki ismiyle Teğmen rütbesiyle 549 kişi arasından piyade sınıf sekizincisi (1317 - P.8) olarak bitirdi.Akabinde Erkan-ı Harbiye Mektebi'ne (Harp Akademisi) devam ederek 11 Ocak 1905'te Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu.

Çomak Kukla İle Hikaye Anlatma Tekniği

Zürafanın Ormandaki Macerası

Bir varmış bir yokmuş. Bir zürafa varmış. Boyu o kadar uzun, o kadar uzunmuş ki, karnı acıktığı zaman ağaçların en yüksek dallarındaki yaprakları rahatlıkla yiyebiliyormuş.
Bir gün yine karnı acıkmış. Önüne ilk çıkan ağacın yapraklarını şapur şupur yemeye başlamış... Ama birden, incecik kızgın bir ses duymuş.
-Heey! Dur bakalım canavar. Ben burada dinleniyorum yatağımı yiyorsun Demiş.
"Ben canavar değilim ki!" demiş çekirgeye."Yavru bir zürafayım. Hem sonra dinlendiğin yeri  yolduğumda yok. Yalnızca karnımı doyuruyorum."
"Ama yediğin bütün yaprakta ben dinleniyordum... Neredeyse beni bile  kocaman ağzına alıp yutacaktın," demiş Çekirge.
Zürafa çok üzülmüş. "Burada olduğunu bilmiyordum. Öyleyse ben de başka bir ağacın yapraklarını yerim."
-Ama ya başka ağaçta da, başka bir çekirge  varsa?..
Çekirge  ona yardım etmeyi önermiş. "İstersen ben bir   bakayım. Eğer yapraklarda başka çekirgeler de   varsa sana haber veririm.
Böylece kuş ve zürafa arkadaş olmuşlar. Birlikte bütün dalları, yaprakları gezmişler. Zürafa bol bol yaprak yemiş, karnını doyurmuş.
"Dikkat etsene koca ayaklı canavar! Neredeyse üzerime basacaktın!"
Zürafa eğilip sesin geldiği yöne bakmış. Birde ne görsün? Küçücük bir tavşan yavrusu! Zürafanın gözü hep ağaçlarda olduğu için, yerdeki tavşanı görememiş. "Özür dilerim tavşan kardeş" demiş. "Çekirge kardeşle ağaçlarda karnımızı doyuruyorduk, önüme bakmamışım.
Tavşan meraklanmış. "Benim boyum çok kısa. Büyüyüp kocaman bir tavşan olduğum zaman bile boyum bir ağacın boyuna ulaşamayacak. Oysa hep merak ederim, acaba dünya, ağaçların tepesinden nasıl görünür diye," demiş.
Zürafa, "Bundan kolay ne var? Ben başımı eğeyim, sen tırmanıp boynuma tutun. Böylece ağaçların tepesinden çevreyi seyredebilirsin," demiş.
Tavşan çok sevinmiş ve hemen zürafanın boynuna tutunmuş. Bu işe çekirge de çok sevinmiş. İlk defa gökyüzüne tırmanan bir tavşan görüyormuş çünkü.
Böylece zürafa, çekirge ve tavşan arkadaş olmuşlar. Akşam olup güneş batana kadar oynamışlar. Güneşin onlara el salladığını önce çekirge  görmüş.
"Akşam oluyor, artık eve dönmeliyiz," demiş arkadaşlarına.
Zürafa hemen atılmış. "Aman boşverin! Daha gece olama kadar çok zaman var. Ben zaten uyumayı hiç sevmem. Bu gece uyumasak da hep oynasak ne olur sanki?"
Tavşan bu fikirden çok hoşlanmış. "Evet evet, ben de uyumayı hiç sevmem. Bu gece eve çok geç gidelim. Burada kalıp oyun oynayalım."
Yalnız, çekirge  telaşlanıyormuş eve gecikeceği için. Ama sonunda o da razı olmuş. Hep birlikte oyuna dalmışlar.
Oynamışlar, oynamışlar, o kadar çok oynamışlar ki, güneş gökyüzünde çoktan kaybolmuş, hava iyice kararmış.
"Ama benim çok uykum geldi," diye sızlanmış çekirge. "Ben artık eve gidiyorum!" Sonra zıplaya zıplaya evine doğru yol almış.
"Ben de uyumak istiyorum!" demiş tavşan. "Hoşçakal zürafa kardeş, yarın görüşürüz." Sonra,uzun arka bacaklarıyla o kadar hızlı koşmuş ki, bir anda ortadan kaybolmuş.
Zürafa hiç aldırmamış. O uyumak istemiyormuş. Oyun oynamak, uyumaktan daha güzelmiş. Ama sağına bakmış, soluna bakmış, çevrede oyun oynayabileceği kimseyi görememiş. Herkes çoktan uyumuş. Her yer karanlık olmuş. Ağaçlar, çiçekler, taşlar bile görünmüyormuş.
Bir süre sonra zürafanın canı sıkılmış. Uykusu da gelmiş. Ağzını kocaman kocaman açıp esnemeye başlamış. Sıcacık yatağında olmayı istemiş, ama o ne bir çekirge gibi zıplayabilir, ne de tavşan gibi kızlı koşabilirmiş.
Uzun boyu ile karanlıkta ağaçlara çarpmamak için çok yavaş yürümek zorundaymış. Yürümüş... Yürümüş! Gitmiş... Gitmiş! Ama bir türlü evine ulaşamamış...
Zürafanın o kadar uykusu gelmiş ki, hemen oracıkta ıslak otların üzerine uzanıvermiş. Mışıl mışıl uyumuş.
Sabah olunca, güneşin pırıl pırıl ışıklarıyla uyanmış. Uyanmış ama, bir türlü yerinden kıpırdayamamış. Her yanı ağrıyormuş. Bütün gece soğukta uyuduğu için üşütüp hasta olmuş.
O günden sonra zürafa günlerce hasta yatmış. İyileşene kadar oyun oynamaya hiç çıkamamış. Arkadaşları çekirge ile tavşan neşe içinde oynarlarken, o, evinde iyileşmeyi bekliyormuş.
Tabii sonunda iyileşmiş ve arkadaşlarına katılmış. Ama artık havanın kararmaya başladığını, güneşin onlara el salladığını önce zürafa görüyor, "Haydi arkadaşlar, artık eve dönme saati geldi," diyormuş.
Hem zürafa artık uyumayı çok seviyormuş. Yumuşacık ve sıcacık yatağını da çok seviyormuş.

Okul Öncesi Eğitimin Önemi

Çocukların, zihinsel, duygusal, sosyal, bedensel gelişiminin %70’i 0-6 yaş arasında tamamlanmaktadır. Okulöncesi dönem alarak adlandırılan 0-6 yaş dönemi, çocuğun öğrenmesinin en yoğun olduğu, temel alışkanlıklarının, zihinsel yeteneklerinin en hızlı geliştiği ve biçimlendiği dönemdir. Bu süre içeri kazanılan davranış biçimleri, üm yaşam boyunca devam etmektedir. Beyin yapısı ve fonksiyonlarının gelişiminin üçte ikilik bölümü 0-4 yaş arasında tamamlanmaktadır. Erken çocukluk dönemindeki deneyimler beynin çalışma biçimi için belirleyicidir. Yapılan çalışmalar okul öncesi eğitim alan çocuklarda okula devam oranlarının ve okul başarısının daha yüksek olduğunu göstermiştir.

Okul öncesi eğitim sosyal ve duygusal gelişimi destekleyerek, yetişkinlik döneminde de kişilerin daha üretici ve verimli olmalarını ve sahip oldukları potansiyeli tam olarak kullanmalarını sağlar.

Okulöncesi eğitim, insan gelişiminin en hızlı ve en duyarlı dönemini oluşturur. Yaşamın ilk yıllarında alınan eğitimin ve geçirilen deneyimlerin, ileri yaşlardaki öğrenme yeteneği ve gelecekteki başarı üzerinde de önemli etkileri vardır..

Okul Öncesi Eğitimin Çocuğa Sağladığı Yararlar

Duygusalolarak, kendi işlerini kendisi yapması, sorunları kendisinin halletmesi ve bazı kararları kendisinin vermesi sayesinde kendine güveni yükselir. Düşüncelerini dile getirebilme ve başkalarına iletebilme şansını elde eder. Özgüven bireyin kendisini yetenekli, önemli başarılı ve değerli biri olarak algılama derecesi olarak tanımlanabilir.

Fiziksel olarak kesme, yapıştırma, boyama, kalem kullanma gibi faaliyetlerin düzenli olarak yapılması sonucu ince motor becerileri gelişir Ayrıca koşma, zıplama, fırlatma, tırmanma gibi faaliyetlerle de kaba motor fonksiyonlarınıkullanır ve geliştirir.

Çocukların beslenme ve sağlık durumunda iyileşme görülür.

Zihinselolarak, nesneleri eşleştirme, sınıflandırma, ölçme, gözlem yapma ve fikirler üretme gibi matematik ve bilim becerilerini kazanır. Anaokuluna başlayan çocukların zeka puanlarında yükselme görülür. Kitapları incelemek, boyama ve çizimler yapmak, arkadaşlarına mektup yazmak gibi faaliyetler de dikkat ve konsantrasyonun artmasına ve erken okuma ve yazma yetileriningelişmesine yardımcı olur.

Dikkat eksikliği sorunu ve öğrenme güçlüğü olan çocukların erken farkedilmesi ve okula başlamadan gerekli önlemlerin alınmasını sağlar.

Sosyal olarak, çocuklar oyuncakları paylaşmanın yanında yetişkinin ilgisini, yiyecekleri paylaşmayı ve karşılıklı konuşmayı öğrenirler. Ayrıca yaşıtlarıyla çatışmaları ve ilişkilerde ortaya çıkan sorunları çözümlemeyi ve kendini nasıl ve ne zaman koruyacağını ve diğer çocukların hakkına saygı göstermeyi de öğrenirler. Bütün bunlar çocuğun ileriki yaşamında ortaya çıkan tüm sorunları çözmesine yardımcı olacak problem çözme becerilerinin artmasını sağlar.

Yemek, uyku, tuvalet gibi özbakım becerilerinikazanmak, anne-babadan ayrı kalmak duygusal gelişimine katkıda bulunarak kendine güvenini artırır.

Ebeveyn-çocuk arasında daha güçlü ve olumlu bir ilişki oluşmasını sağlar.

Yetişkinlik döneminde de kişilerin daha üretici ve verimli olmalarını ve sahip oldukları potansiyeli tam olarak kullanmalarını sağlar.

Canlandırma, taklit ve hayali oyunlar sayesinde hayal gücü gelişir. Arkadaşları ve öğretmenleri ile konuşmak dil becerilerini geliştirir.

Anaokulu çocuğun yaratıcı yönlerini ve ilgi alanlarını ortaya çıkarmak açısından da önem taşır.

Bir okul öncesi kurumda belirli zaman dilimi içinde bir sıra düzen izleyen faaliyetler, çocuğun zaman kavramını ve bunun insan yaşamındaki yerini ve önemini öğrenmesine yardımcı olur.

Okul öncesi kurum, öğretmenin denetim ve uyarıları ile çocuklara okludaki eşyaları ve oyuncakları ortaklaşa kullanmayı birbirlerinin sırasını ve hakkını gözetmeyi ve birbirleri için bir şeyler yapabilmayi öğretecek en iyi ortamlardan biridir.

Yemek sırasında arkadaşlarına ekmek servisi yapmanın onların bardaklarına su doldurabilmenin çocuk için zevkli bir uğraş olduğu kadar gelecekteki kuracağı insan ilişkileri için de olumlu bir temel oluşturacağı kuşkusuzdur.

Çocuklar evde yapamadıkları birçok faaliyeti anaokulunda gerçekleştirirken, arkadaşalrı ile konuşarak obların düşüncelerinden haberdar olurlar. kendi görüşlerini ve düşüncelerini rahatça ifade edebilirler. Hatta oynadıkları oyunlarda, gerek evde gerekse okulda yakınları ve arkadaşlarına karşı duygularını ifade etmek fırsatını bularak rahatlarlar.


Tüm bunlar da okula hazır olması ve okul başarısı açısından önem taşır.

Bu nedenlerden dolayı, okul öncesi dönemi çocuğu, annenin çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın anaokuluna başlatılmalıdır.



Okul Öncesi Eğitimine Başlamak İçin En Uygun Yaş Nedir?

Çocuğun dış dünya ile ve okul öncesi eğitim kurumlarıyla tanışma yaşının mümkün olduğu kadar erken olması ilkokula ve yaşama hazırlık için oldukça önemlidir. Ama uzmanlar arasında da anaokuluna başlama yaşı konusunda bir fikir uyuşmazlığı vardır. Kimi uzmanlara göre bu yaş 2-3 yaş iken kimi uzmanlara göre ise 3-4 yaşlarıdır.

Anaokuluna başlatmak için çocuğun gelişim düzeyine bakmak gerekir. Hazır olma yaşı her çocuk için aynı olmamakla birlikte çocuğun anneden ayrı kalmaya alışık olması, ihtiyaçlarını konuşarak veya başka biçimlerde ifade edebilmesi, tuvalet eğitimini kazanmış olması, günlük temizlik alışkanlığını kazanmış olması, basit komutları izleyebilmesi, yürüme ve koşma gibi kaba motor fonksiyonları gelişmiş olması gerekir. Ancak bu sayede çocuk okul ortamına uyum sağlayıp, keyif alabilir, paylaşımda bulunabilir. Çocuk 2 yaşını yeni doldurmasına rağmen bu becerileri kazanmış olabilir yada çocuğun yaşı 4 olmasına rağmen bu becerileri kazanmamış olabilir. Bu anlamda o zaman her aile kendi çocuğunun kapasitesini iyi değerlendirmeli ve ona göre anaokuluna başlama yaşını belirlemelidir. O zaman genel olarak ana okuluna başlama yaşının 2-4 yaş arası olduğunu söyleyebiliriz.


Öneriler

1- Çocuk 3 yaşına geldiğinde sağlıklı eğitim ve gelişimi için bir kurumda okul öncesi eğitim programından yararlanmaya başlamalıdır. Bu eğitime çocuğun bireysel özelliklerine göre, yarım günle başlanabilir. 4-5 yaşlarında tüm güne geçebilir.

2- Okul öncesi eğitim kurumu, çocuk için ailesinden ilk ayrılış olacağı için kuruma alışmakta zorlanabilir. Burada önemli olan çocuğun belli zamanda annesi tarafından ziyaret edileceği ve belli saatte servisi tarafından alınacağı konusunda oluşturulacak güvendir. Bu güvenin oluşturulması için gerektiğinde anneye kademeli uzaklaştırma uygulanabilir. Örneğin birinci mutfakta bekleme, ikinci gün bahçede bekleme, üçüncü gün sadece öğlen yemeğinde görüşme gibi.

3- Çocuğun kurum ortamına alışabilmesi için, aile üyelerinin tümü kararlı olmalı, bu konuda çocuğa ödün vermemelidir. Çünkü anne babasının bu konudaki çelişkili tutumu, gelecekteki okul fobisinin nedeni olabilir. Anne yada büyükanneden gelebilecek bugünlük gitme olu düşüncesini çocuk kullanabilir ve kuralları olan bir kurum yerine kuralları olamayan yada kolay olan aileyi yeğleyebilir. Bu nedenle çocuğun ana okuluna başlamasında zamanlama doğru yapılmalı, alınan karar uygulanmalıdır. Annenin sabahları kurumdan ayrılmasının ardından çocuk sınıfa uyum sağlamışsa okula devamına ısrar edilmeli, tersine çocuğun ağlaması halinde bir uzman görüşüne başvurulmalıdır.

4- Okul öncesi eğitim kurumu, ister çocuk evi olsun, ister anaokulu olsun, çocuğu barındıran değil, eğiten bir kurum olmalıdır. Amaç annenin yokluğunda zamanı geçirmek değil, çocuğun okul öncesi eğitim programından yararlanmasını sağlamaktır. Bu nedenle anne babalar okul seçiminde titiz davranmalı ve kurumun programını, öğretmenini, fiziki koşullarını inceleyerek karar vermelidir.




‘’ Yünlerin beyazlığına boyalarla verilen renk silinmez. Bu yüzden çocuğun ilk yıllarında, henüz tam bir biçim olmamış olan zihnine verilecek bilgilerin ve örnek olacağı kişilerin özenle seçilmesi gerekir.’’
Quintilianus



Psikolog Eylem Ayrancı


Kaynak:
Prof. Dr. Haluk Yavuzer . Çocuk Eğitimi El Kitabı, Remzi Kitapevi, İstanbul, 1997.
Uzm. Psk. Sezai Kalafat. www.psikolojigen.tr
Yörükoğlu A. Çocuk Ruh Sağlığı. Özgür Yayınları. 2003

Matematik Eğitimi- Grafik Örnekleri


8 Mayıs 2011 Pazar

Okul Öncesi Dönemde Matematik Oyunları


Yazarlar:  Öğr. Gör. Sare ERGÜN
               Öğr. Gör. Suzan CÖMERT

Yazarlar Hakkında Bilgi:


Öğr. Gör. Suzan CÖMERT

Ön Lisans:
Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Ankara 1992
Lisans:
Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Eskişehir 1995

Lisans:
Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi okul Öncesi Öğretmenliği A.B.D. İstanbul 1996

Yüksek Lisans:
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Programı ve Öğretim A.B.D. 2001-

MESLEKİ GEÇMİŞ
1982-1986 Anadolu Üniversitesi O.Öncesi Eğitim Araştırma Merkezi - Eskişehir
1992-2001 Atatürk İlköğretim Okulu-Adapazarı
2001- Sakarya Üniversitesi Öğretim Görevlisi

VERDİĞİ DERSLER
Özel Öğretim Yöntemleri
Okul Öncesinde Fen Öğretimi
Drama
Çocuk Edebiyatı
Konuşma Yazma Eğitimi
Dil ve Kavram Gelişimi
Resim Öğretimi
Çocukta Hareket Gelişimi ve Eğitimi
Animasyon
Anne Baba Eğitimi
Psikoloji
Eğitim Psikolojisi
Okul Öncesinde Bilgisayar
YAYINLARI
"2002 Okul Öncesi Eğitim Programı Hakkında Öğetmen Görüşleri" SAU. Eğitim Fakültesi Dergisi, 2002. 
Belirli Gün ve Haftalar - Morpa Yay. 2007.
"Doğal Malzemelerle Yaratıcı Çalışmalar" Çoluk Çocuk Dergisi. Kök Yay. Aralık 2007.

İLGİ ALANLARI
Okul Öncesi Eğitim Programları
Drama
Hızlı Okuma
Çocuk Hikayeleri
Çocuk Tiyatrosu
Fotoğraf
Spor - yürüyüş

KATILDIĞI KONFERANS VE SEMPOZYUM
Yaratıcı Drama Semineri, Ankara Üniversitesi, 2000.
Enka Okulları Okul Öncesi Eğitim Semineri I. -  2000.
1. I. Uluslar arası Eğitim Teknolojileri Sempozyum ve Fuarı, Sakarya Üniversitesi Konferans Salonu, Sakarya, 28-29-30 Kasım 2001.
Enka Okulları Okul Öncesi Eğitim Sempozyumu II. 2001.
Yaratıcı Drama Semineri, Alev Önder, İst. 2002.
II.Uluslar arası Eğitim Teknolojileri Sempozyum ve Fuarı Sakarya Ün. 2002
Uluslararası Okulöncesi Eğitim Sempozyumu, Marmara Ün. Haziran 2004
Okul Öncesi Eğitim Kongresi, Gazi Üniversitesi, 2002.
Okul Öncesi Eğitimi Değerlendirme Toplntısı, Morpa Yay. 2002
Okul Öncesi Eğitim Öğrenci Sempozyumu, İzzet Baysal Ün., 2003.
Eğitimde İyi Örnekler Konferansı, Enka Okulları,Sakarya,2005.
Okul Öncesi Eğitimde Yeni Yönelimler Sempozyumu, Çevre Okulları, İst. Nisan 2007
Okul Öncesi Eğitim Yolculuğu Konferansı, Bilfen Okulları, İst. Mayıs 2007.
Eğitimde İyi örnekler Konferansı, Sabancı Üniversitesi, Mayıs 2007.
Okul Öncesi Eğitim Semineri, Morpa Yay. Bilfen Okulları, İst. Mayıs 2007
Okul Öncesi Eğitim Semineri, Morpa Yay., Sakarya, Haziran 2007
Egitim Psikolojisi Sempozyumu İst.Kultur Universitesi 22-23 Mart 2008


Öğr. Gör. Sare ERGÜN 

Lisans:
Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Okul Öncesi Bölümü

MESLEKİ GEÇMİŞ

1990-1996
Haydar Akçelik Anadolu Meslek ve Kız Meslek Lisesi Eyüp / İstanbul
1996-2000
Hendek Kız Meslek Lisesi Hendek/Sakarya.
2000-
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi

VERDİĞİ DERSLER
Çocuk Gelişimi
Okulöncesi Eğitimde Eğitici Araç Yapımı
Okulöncesi Dönemde Matematik Eğitimi
Özel Eğitim

İLGİ ALANLARI
Özel Eğitim
Okulöncesi Dönemde Matematik Eğitimi

KATILDIĞI KONFERANS VE SEMPOZYUM
1. Uluslar Arası Eğitim Teknolojileri Sempozyum ve Fuarı, Sakarya Üniversitesi Konferans Salonu, Sakarya 28-30 Kasım 2001
2. “Okulöncesi Eğitim ve Öğretmen Yetiştirme” Toplantısı. Ankara 17- 18 Ocak 2002
3. Okulöncesi Eğitim Bahar Semineri” Sakarya 01.06.2002
4. Ya-Pa Eğitim Semineri. Ankara 2002

Neden Okul Öncesi Eğitim?

Okul Öncesi Semineri Duyurusu

22 Mayıs İSTANBUL ÖNCE OKUL ÖNCESİ SEMİNERİ

Daha geniş bilgi için TIKLAYIN: http://www.onceokuloncesi.com/stanbul-oence-okul-oencesi-semineri-22-may-s-pazar-p421742.html

NOT:Bu seminer Önce Okul Öncesi Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri (www.onceokuloncesi.com) Tarafından, Önce Okul Öncesi Standartlarında düzenlenmektedir. Lütfen başka seminerlerle karıştırmayınız.

ANA SPONSOR: MAVİ YUNUS OKUL ÖNCESİ YAYINLARI

Seminerimizde 3 farklı konuda sunum yapılacaktır. Seminer sonunda her konu ile ilgili olarak 3 adet katılım belgesi verilecektir.

SEMİNER BİLGİLERİ

Yer:İstanbul Kültür Üniversitesi Akıngüç Oditoryumu (ATAKÖY/İSTANBUL)
Tarih: 22 Mayıs 2011 PAZAR
Saat: 11:00- 16:30

Konuşmacılar:
Prof.Dr. Çağlayan DİNÇER (Ankara Üniversitesi)
Yard.Doç.Dr. Ercan MERTOĞLU (Marmara Üniversitesi)
Yard.Doç.Dr. Nurcan GÖKÇAKAN (Mersin Üniversitesi)

Seminer Programı:

11:00 - 11:30 Açılış
11:30 - 12: 50 Okul Öncesi Dönemde Matematik Öğretimi
12:50 – 13:20 Ara ve ikramlar
13:20 – 14:50 Okul Öncesi Dönemde Etkinlik Geçişlerinde Müziğin Kullanılması
14:50 – 15:10 Ara
15:10 – 16:30 Okul Öncesi Dönemde Çocukla İletişim Yöntemleri
16:30 – Katılım belgelerinin verilmesi ve kapanış